ALWAYS BEAUTY IN THE WORLD - Macy Gray

11 Mayıs 2008 Pazar

*Doğu'dan yeni bir öykü

BABAANNEMİN KAZ YAVRULARI


Babam bana çocukluğunu defalarca anlattı. Bazen oyunlarını, bazen arkadaşlarını ve bazen de evcil hayvanlarını öykü gibi anlatıp benim zihnimde canlandırdı. Onun anlattıkları ve canlandırdıkları içinde beni en çok etkileyen babaannemin bir zamanlar büyüttüğü kaz yavruları oldu. Aslında "kaz yavrularının acıklı sonu" da diyebiliriz...

Yıllar önce İlmak ailesi Oltu’da yaşıyordu. Babaannem, dedem, o zamanlar bir çocuk olan babam, amcam ve halalarım Oltu’da büyüdüler. Dedemin Oltu'daki evi ırmağın kıyısındaydı…

Irmak dediğim Oltu Çayı aslında dereden büyük, ırmaktan küçük bir akarsuydu. Çoruh nehrinin yarısı... Dedemin evine o kadar yakında ki pencereden uçurulan kağıt uçaklar ırmağın yüzeyine konuyorlardı.

Bu evde oturdukları yıllarda ailedeki herkesin bir eğlencesi vardı. Dedem, evle ırmağın arasına fidanlar dikiyor, amcam ve babam oltayla balık tutmayı deniyordu. Babaannemin eğlencesi ise küçük kaz yavrularıydı. Onlar, akşama kadar ırmakta oynayıp karınları acıkınca kümesin önüne toplanıyordu. Tıslayarak yemek istiyorlardı.

Kümes hayvanları yumurtadan çıktıktan sonra gördükleri ilk canlıyı anne zannedermiş. Kaz yavruları da babaannemi anneleri zannetmişler.

Sonra bir gün babaannem evdeki bayat ekmekleri alarak kümesin yolunu tuttu. Dışarıya çıktığında bir gariplik olduğunu hemen anladı. Kümeste hiç ses yoktu. Adımları hızlandı. Irmağın kıyısına geldiğinde şaşkınlıktan donakaldı. Kümesin kapısı kırılmış, içerdeki şirin kaz yavrularının hepsi öldürülmüştü. Bunu yapan insan olamazdı…

Dedemler birkaç yıl sonra o evden ayrıldılar ama hiç kimse kaz yavrularının vahşice öldürülüşünü unutmadı. Onları kim, neden öldürmüştü? Babaannem bu gün bile bu soruların yanıtını arıyor.

.